26 Haz 2016

Santorini 💙


Yunanistan anakarası ile Batı Anadolu kıyıları arasında yer alan irili ufaklı 220 adaya " Kiklad Adaları" denir. Bu adalar grubundan biri olan Santorini, en romantik ada olarak bilinir. Gemimiz adanın açıklarında demir attığında saat 12:30 civarıydı. Santorini' de büyük gemilerin yanaşabileceği bir liman yok. Bu yüzden bizi bekleyen tender botlara binip 15 dakikalık bir yolculuk sonrası adanın limanına ayak bastık. Bu noktada anlatılan güzelliklerden eser yoktu, zira ada bize çok yükseklerden bakıyordu.


Adanın merkezi Fira ( Thira) limandan 270 metre yüksekte konumlanmıştı. Adanın diğer yerlerine ulaşım buradan sağlanmaktaydı. Limandan Fira' ya çıkmak için 3 farklı seçeneğimiz vardı. Eşekle ( binmesem de, dik yol sebebiyle eşeklerin sık sık kaydığı söyleniyor) , yürüyerek ( cesaretiniz var mı yaklaşık 600- 700 basamak merdiven çıkmaya, hem de eşeklerle omuz omuza) ve teleferikle. Biz tercihimizi teknolojiden yana kullandık. O bile yeterince adrenalin içeriyordu.


Teleferikle Fira' ya çıktığımızda, işte o noktada, o büyüleyici güzellikle yüzyüze geldik. Bembeyaz evleri, sıra sıra küçük dükkanları, muhteşem manzaralı restorant ve cafeleri, göz alabildiğince kuş bakışı deniz manzarası ile gerçek bir romantizm cennetiydi Santorini ! O kadar yüksek bir noktadan aşağı baktığınızda bir uçuruma bakar gibisiniz ama öyle bir uçurum ki ; insanın içinde gerçekten uçma hissi uyandırıyor. Öylece kendini boşluğa bırakma hissi.


Santorini Adası, volkanik bir yapıya sahiptir. M.Ö 1500 yıllarında meydana gelen korkunç volkan patlaması sonrasında adanın 73 kilometrekarelik bir bölümü sular altında kalmış ve adanın kalan toprakları bugünkü hilal ay şeklini almıştır. Bu korkunç patlama 25 metre yüksekliğinde dalgaların oluştuğu bir tsunami meydana getirmiş, bu dev dalgalar Girit adası' nı vurmuş ve orada yaşayan Minos Uygarlıgı' nı tamamen yok etmiştir.😌


Fira' da dolaşırken bazı evlerin tepelerinde heykeller gördük. Hepsinin yüzünde korku ifadesi vardı. Anlamını sorduğumuzda, volkan patlaması sırasında insanların yüzündeki ifadeyi canlardırdığını  söylediler. Bu rüya adada, böyle korkunç şeyler yaşandığına inanmakta nasıl da zorlanıyor insan. Şimdilerde bize masal adası gibi görünen bu güzel ada, ne acıdır ki yıllar evvel başkalarının kabusu ve sonu olmuş.


İnsanın modunu düşüren üzücü tarihi bir yana başdöndürücü, estetik bir güzelliğe sahipti Santorini Adası. Başınızı nereye çevirseniz başka bir güzellik karşılıyor sizi. Renkleriyle, doğasıyla, uyumuyla tam bir bütünlük içindeydi. Sanki zaman durmuş ve ben masal aleminin içinde öylece dolaşıyordum. Öyle güzeldi ki, daha şimdiden buradan nasıl ayrılacağımı düşünmeye başlamıştım bile.



Buluşma noktasını saptadıktan sonra turdan ayrılıp kendi istediğimiz gibi dolaştık Fira' yı. Sokaklarında turladık, dükkanlarına girip çıktık, restorant ve cafelerinde oturup muhteşem manzaralar eşliğinde yedik- içtik, lezzetli, bol çeşitli dordurmalarını tatdık ve boooool bol fotoğraf çektik.


Bu masal adanın atmosferinin insanlar üzerinde çok etkili olduğunu daha önce duymuştum. Sevgililer kendilerini buranın büyülü atmosferine kaptırıp ciddi kararlar alıyormuş. Bunu sermayeye çevirmeyi bilen adada hazır bir kilise, kiralık geliklik& damatlık, şahitler ve papaz olmak üzere 6.000 euro luk bir düğün paketi mevcutmuş. ( Bizim orada olduğumuz 2015 yılının paket fiyatı)




Ne şanslıyım ki böyle bir olaya da tanık oldum. Sokakta ayağında parmak arası terlikler, üzerinde gelinlik ve yanında yine ayağında terlik, üzerinde damatlık bir çift el ele tutuşmuş kiliseye doğru koşuyorlardı. Bütün sokak alkışlarla onların mutluluğuna tempo tutuyordu. Tabi ki bizde coşkuyla katıldık aralarına.




Bir süre daha bu cennette dolaştıktan sonra tur otobüsümüzle adanın en yüksek tepesi " İlyas Tepesi" ne çıktık. Ama ne çıkmak. Zaten denizden 270 metre yüksekteydik ve biz dik yamaçlar tırmanarak daha da yükseğe, en yükseğe doğru çıkıyorduk. Otobüsten indiğimizde öyle bir noktadaydık ki ! Oradan adaya bakmak- nasıl anlatsam . Hani içinde tuttuğun ve paylaşamadığın şeyleri yüksek bir yere çıkıp avazın çıktığınca haykırmak istersin ya, işte öyle zamanlar için biçilmiş bir yerdi İlyas Tepesi. Resmen zirvesindeydik adanın. Bağır bağırabildiğin kadar. Kim duyar ki seni.



Baş döndürücü yükseklikteki tepeden bu defa inişe geçtik ve başka bir cennete Oia Köyü' ne hareket ettik tur otobüsümüzle. Oia Köyü, Caldera Koyu' nun ( volkanik patlama sonucu adanın sular altında kalan alanı) hemen yanıbaşında duruyordu ve muhteşem manzarası, farklı mimarisi, tarihi güzelliği ile adaya gelen herkesin ilgi odagıydı. Bizimde öyle oldu.




Denizden 270 metre yüksekteki yerleşim alanı Fira' dan daha yüksekte konumlanmış Oia Köyü' ne vardığımızda, bir kez daha büyülendim gördüğüm manzara karşısında. Beyaz mermerden yapılmış yürüyüş yolları, mavi kubbeli şapelleri, sanat galerileri, yamaçlarında birbiri üzerine dizilmiş evleri ile egzotik bir görünüme sahipti. Buralarda herşey kuş bakışıydı. Fira bu adanın merkezi ise, Oia' da kalbiydi. Düşünün, aslında bir volkanın agzındasınız ve bulunduğunuz yerin gerçekten dünyada benzeri yok !




Santorini öyle kumsalları ile ünlü bir ada olmasa da tertemiz, berrak bir denizi var. En meşhur pilajlarından Mavri Paralia ( Black beach) volkanik yapısı nedeniyle simsiyah küçük çakıl taşlarından oluşan, tertemiz bir plajdı. Kokini Paralia ( Red beach) plajının kumsalı da küçük küçük kırmızı taşlardan oluşuyor. Otobüsle yolculuk sırasında sık sk üzüm bağları göreceğiniz bu köyde şarap üretimi en büyük gelir kaynakları olup, kurutulmuş üzümden yapılan bu şarapları tatmak keyifliydi. Oia' nın sahilinde bulunan küçük balık restoranlarında yine bu berrak sularda yetişen lezzetli balıkları tatmak ta ayrı bir keyifti.




Santorini' de büyüleyici bir güzelliğin yanı sıra huzur veren bir sessizlikte hakimdi. Otobüs durakları merkezin dışında ve adanın içinde hiç araç yok. Adada eşekler çok revaçta. İnsan taşımanın yanı sıra dik ve dar sokaklarda su , erzak eşeklerle taşınıyor. Öyle ki, durakları bile var. 



Adanın en büyük sıkıntılarından biri de su sıkıntısı. Ada, sulak bir ada olmadığından, su tankerlerle başka yerlerden getiriliyor. Bu ada için söylenen şöyle bir söz varmış. " Santorini' de sudan çok şarap, evden çok kilise, insandan çok eşek vardır" ☺




Adada mavi kubbeleriyle sık sık karşılaştığınız şapellerin yanısıra evlerin bahçesinde onlarca küçük şapeller de mevcut. Ailler tarafından ibadet etmek maksadıyla yapılan bu şapeller, daha sonra aile mezarlığı olarak kullanılmış. Denizi, beyazı, mavisi, kilisesi, çanı, nefes kesen manzarasının yanısıra Oia Köyü mimarisiyle de oldukça ilgi çekiciydi. Evler öylesine dizayn edilmişti ki, üstteki evin balkonu- öndeki evin çatısını oluşturuyordu. Önünüzde göz alabildiğince deniz, arkanızda göz alabildiğince kat kat yükselen beyaz evler. Süperrrrr 👌👍




Güzel olduğu kadar da pahalı bir ada olan Santorini' de volkanik kayaların içine oyulmuş muhteşem manzaralı evler ( Cave House) ilginç bir görünüme sahip olup bu evlerin bir çoğu otele dönüştürülmüş. Bu otellere ödenen dudak uçuklatan rakamları duyunca şok olmakla birlikte o paraları verenlere de hak vermedim değil yani. ( Bu arada Brad Pitt & Angelina Jolie çiftinin villasını da gördük uzaktan da olsa).




Adanın uzaktan görüntüsünün " kenarlarındaki kreması erimeye başlamış bir pasta" ya benzediğini okumuştum bir yerlerde. Feribotla yaklaşırken adaya baktığımda , bu yakıştırmaya da hak vermedim değil hani ☺




Dönüş için tekrar Fira' ya inmemiz gerekiyordu. Öyle güzel manzaralar eşliğinde iniyorsunuz ki, yol bitmesin istiyorsunuz. Fira' ya vardığımızda kalan zamanımızı da cafe ve hediyelik eşya dükkanlarında geçirdik. Maalesef adanın gecesini görmeye zamanımız yoktu. 7 saatlik zaman gerçek anlamda su gibi akıp gitmişti bu adada. Turumuzda en az vakit Santorini Adası için ayrılmıştı. Bu, büyük haksızlıktı !!!




Aşağı limana inmek için bir tarafında teleferik kuyruğu, bir tarafında eşek kuyruğu olan sokakta son hediyelik eşya alışverişlerimi yaptım ve yüreğimde bu masal adasından ayrılmanın burukluğuyla, feribotlara ulaşmak için teleferik kuyruğuna doğru yöneldim.




Hoşçakal masal adası Santorini 💙🙋


İmkanınız varsa mutlaka ama mutlaka gidin görün diyorum ve sizi 2012 & 2015 tatilime ait fotograflarla başbaşa bırakıp huzurlarınızdan çekiliyorum 🙋🙌🙋






















18 Haz 2016

Mykonos


2. durağımız Mykonos limanına sabah 8 sularında vardık ve ertesi sabah  06:30 a kadar bu çılgın adanın misafiriydik. Gemimiz demirlerken bizde adayı seyrediyorduk. Çılgınlıklarıyla ün salmış bu ada ne kadar da saf & duru görünüyordu bembeyaz evleriyle bu noktadan. Adaya ayak bastıgımız gibi de tatlı bir akdeniz esintisi sarıverdi etrafımızı 💃💃💃
    

Kiklad adaları' nın en ünlülerinden biri olan Mykonos, renkli gece hayatı eğlenceleri nedeniyle Avrupa jet sosyetesinin uğrak yeri, Yunan adalarının en gözdesi konumundadır. Limanına ayak bastığınız gibi sizi büyüsü altına alan bu güzel ada, te
pelere serpiştirilmiş beyaz evleri ile karşıladı bizi. Limandaki devasa yatlar da” bizde burdayız“ der gibi demirlemiş ve adayı seyre dalmıştı. Ets nin otobüsleri ile 5 dakika içinde merkeze vardık ve yaklaşık 86 km2 yüzölçümüne sahip adayı keşfe çıktık her anından zevk alarak. 




Çiçeklerle süslü daracık  sokaklar , Arnavut kaldırımları, beyaz badanalı evler, renk renk pencere- kapı- balkonlar, baktığınızda kalite diye bağıran küçük mağazalar, birbirinden güzel renkli restoranlar, denizi, güneşi, kumsalı, yel değirmenleri...Bir başka güzeldi, bir başka sıcak. Öyle ki, sokaklarında dolaşırken önünden geçtiğiniz evlere çat kapı giresiniz geliyor...



Adanın merkezinden geçip ara sokaklarından ilerlerken sahile çıkan yolun sonunda karşı yamaçta yel değirmenleri giriyor görüş alanınıza. Yel değirmenlerine ulaşıp oradan baktığınızda, işte en güzel manzaralardan biri tam karşınızda - Küçük Venedik ! ( Little Venice




Arkanızda yel değirmenleri, sağınızda kumsal boyu uzanan açık hava cafe ve restoranlar , göz alabildiğince deniz, karşınızda Küçük Venedik ve tepede siz. Oradan bakarken bir Uçurtma misali havalanacaktım sanki. Birde üzerine gün batımı denk gelmez mi !  Off offf offfff, mest olmak böyle bir şey olsa gerek … Şuan bile aynı duygulari yaşıyorum yazarken. Bu yüzden de seviyorum yazmayı. Anılarınızın üzerinden geçiyorsunuz ve en coşkulu anları yine - yeniden yaşıyorsunuz 👌



Geçen defa vaktimiz daha kısıtlı olduğundan adayı gezmeyi tercih edip plajlarina zaman ayıramamıştık.  Bu defa zamanımız vardı ve o meşhur plajlarını da görmek istedik. Solugu Süper Paradise de aldık. 


Deniz gerçekten çok güzeldi. Ortam da öyle. Pırıl pırıl sularında keyifli zamanlar geçirdik. Adı üstündeydi yani. Süperdi 👍Ögle sonrası 6 gibi başlayan  beach partisini de bir süre seyredip, oranın çivisi çıkmadan ayrıldık. ( Süper Paradise çılgın partileriyle meşhur. Öyle hikayeler duydum ki, onlardan biriyle karşılaşmamak için resmen erken kaçtık :- ) 



Daha sonra gemiye dönüp üzerimizi değiştirdik ve bir yemek molası sonrası kaldığımız yerden adayı turlamaya devam ettik. Gecesi de  ayrı bir güzeldi Mykonos'un. Tatlı bir esinti eşliğinde ışıltılı daracık sokaklarında dolaşırken hangi koku bizi nereye çektiyse o cafelerde mola verdik ☕🍺 Gece 11 sonrası yavaş yavaş  barlarda da yoğunlaşmalar  başlamıştı.



Çılgın bir yerdi burası. Bir sürü absürt görüntüyle karşılaşabilirdiniz. Gecenin bir vaktı sokakta ilerlerken uzaktan  biri dikkatimi çekti. Oldukca uzun boyluydu ve o kalabalığın arasından seçiliyordu. Yaklaşınca gördüm ki üzerine siyah badi ve siyah partolon giymiş gayet kaslı bir erkek ve ayağında benim diyen bayanın giymeye cesaret edemeyeceği yükseklikte topuklu kırmızı rugan ayakkabılar 👠 🙊 Özetle ; Herkesin hissettiği gibi davrandığı özgür bir ada Mykonos !

Dip not : Bayanlar, Yanınızda sevgilinizle giderseniz ve birde yakışıklıyla orada roller değişiyor. Bu defa siz dikkat edin partnerinize :- ) ve kesinlikle aşağıdaki bardan uzak tutun 👿


Biz gece 3 sıralarında uykumuz gelmiş dönme vakti diye düşünürken, Mykonos daha gümbür gümbürdü. Geceyi bu kadar geç sonlandıran bu adada doğal olarak gün de geç başlıyor tabi ki. Gündüz 2 sıralarında kalabalıklaşmaya başlıyor sokaklar. Adada toplu taşıma otobüslerle sağlanıyor fakat sınırlı sayıda. Bu nedenle otomobil, Atv motor kiralama yaygın. Taksi deseniz parmakla sayılacak kadar az sayıda ve pahalı. 




Gününü ve gecesini birlikte yaşama şansını yakaladığımız bu adanın güzel, keyifli, sıcak, renkli, duru, çılgın görüntülerini de hafızamızın bir köşesine saklayarak 2 saat sonra limandan ayrılacak gemimizin yolunu tutuyoruz.  


İstikamet Santorini. Ama öncesinde Mykonos sokaklarında biraz daha dolaşmaya ne dersiniz ? Günümüzün çogunu plajda geçirdiğimiz için adayı gündüz fotograflayamadım. Bu nedenle fotoların bir kısmı tarihlerinden de anlaşılacağı gibi geçen sefere ait ⤵⤵⤵














Bar menüleri böyle olan bir yerin  gece hayatını düşün artık 😉